topr
TOPRAĞIN HİKAYESİ
Toprak: Yer kabuğunu oluşturan çeşitli kaya ve minerallerin fiziksel ve kimyasal yoldan ayrışmasıyla meydana gelen, içinde son derece zengin flora, hayvan varlığı barındıran ve inorganik maddeler ile hava, su bulunduran; bitkilere durak vazifesi gören ve bitkileri besleyen Dünyada karaların yüzeyini ince bir tabaka olarak örten canlı bir örtüdür.
Toprak oluşumuna – “pedojenez”, toprak örtüsüne de “pedosfer “ denir. Toprak dünyanın yüzeyini saran ince ve yumuşak bir katmandır.( 3-5cm ile 3–5 m arasında).
Toprağın İçindeki Maddeler:
Toprak dört ana maddeden oluşur.
1-Mineral Madde: Toprakta en çok bulunan kısımdır. Kum, silt ve kil adı verilen çeşitli büyüklükteki taneciklerden meydana gelir. Kumu dere kenarlarında, plajlarda görebilirsiniz. Silt ve özellikle kil gözle görülemeyecek kadar küçüktür.
Kum ve silt, daha çok toprağın havalanmasına, kil ise toprakta suyun tutulmasına, bitkilerin beslenmesine ve toprak taneciklerinin kümeleşmesine hizmet eder.
2-Organik Madde: Toprağın organik maddesini mikroorganizmalar, ölü bitkiler, bitki kökleri ile hayvanların atık ve artıkları oluşturur.
Mikroorganizma, gözle görülemeyecek kadar küçük olan canlı demektir. Mikroorganizmalar topraktaki organik maddeleri ayrıştırarak beslenir. Tüm canlı atık ve artıklarını mikroorganizmalar ayrıştırır. Bu ayrıştırma sonucu humus meydana gelir.
3–4- Hava ve Su: Hava ve su toprak canlılarının yaşaması için gerekli olan iki önemli doğal maddedir. Toprak canlıları,toprağın içinde ve üstünde yaşayan her türlü bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalardır.
Toprak havası ve suyu toprağın içindeki gözenek boşluklarında bulunur. Toprak canlılarının beslenebilmeleri ve yaşayabilmeleri için toprağın belli miktarda su ve hava içermesi gerekir. Aksi halde toprak canlılığını kaybeder.
Toprak çok ıslak olduğu zaman hava içermez. Çünkü gözenekleri su ile doludur. Bu durumda çoğu bitkiler ve diğer birçok canlılar havasızlıktan ölür. Bu nedenle toprağa fazla su vermek zararlıdır. Toprak çok kuru olduğu zaman da içinde yeterince su bulunmaz. Çünkü gözeneklerde hava vardır. Bu durum uzun sürerse bitkiler susuzluktan kuruyarak ölür. Öyleyse toprak canlılarının yaşaması için toprakta hem su, hem de hava bulunmalıdır. Bu yüzden çiftçiler toprağın havalanması için toprağı sürerler. Suyu azalınca da sularlar. Böylece topraktan bol ürün alırlar.
Toprağın önemi:
1-) Bütün canlıların beslenme ve barınma ihtiyacını karşılayan ana kaynaktır.
2-) Tatlı su kaynaklarını oluşturup, devamını sağlar.
3- Doğanın kirleticilerini dönüştürüp, ayrıştırır ve muhafaza eder.
4- Sanayilere ve şehirlere zemin olur.
5- Çeşitli endüstrilere hammadde olur.( Tuğla, Kiremit, Çimento, Seramik, porselen vb.)
6- Çeşitli yapılara kaynak olur ( Baraj, inşaat),
7-Türk İnsanı’nın gönlünde ve gözünde toprak kutsaldır, mahremdir, onun bir karışına bile hiç kimse dokunamaz, uğrunasavaşlar çıkan bir kaynaktır.
8- Toprağın askeri açıdan önemi ise her türlü açıklamanın üstündedir.
9-Bütün yeraltı servetlerinin yatağı topraktır.
Toprak çok uzun zamanda ve zor oluşabilen; ancak çok kolay kaybedilen kaynaktır. Dünyadaki toprakların ancak % 10’undan faydalanılabilmektir.
Yeryüzünde farklı renklerde toprakların bulunmasının nedenleri?
Bunun en büyük nedeni iklim şartlarıdır. Çünkü farklı iklim şartlarında farklı sıcaklık ve yağış şartları vardır. Bitki örtüleri ve toprağa verdikleri organik madde miktarları da farklıdır.
Genel olarak bitki örtülerinin gür olduğu bölgelerde bitki kalıntıları toprağa karışarak koyu renk almasına yol açmaktadır. Buna karşılık bitki örtüsünce fakir alanlarda humus miktarı az olan sahalarda toprak açık renkli olmaktadır.
Soğuk ve nemli bölgelerde bitki örtülerinin kalıntıları sıcaklık yetersiz olduğu için ayrışamamakta ve toprağın üst kısmında organik madde katı olarak birikip koyu renkli toprakları oluşturmaktadır.
Ayrıca sıcak ve yağışlı bölgelerde toprak aşırı şekilde yıkanmaktadır. Buda bitki kalıntılarını götürmektedir ve rengi açmaktadır. Bundan başka bir olayda sıcak kuşak alanlarında toprak içinde bulunan demir ve alüminyum elementler oksitlenerek toprakların kızıl renk almasına yol açmaktadır.
Ana kayanın farklı yapılarda olması da üzerinde oluşan topraklara damgasını vurabilmektedir. Özellikle bu durum kurak ve yarı kurak bölgelerde daha etkili olabilmektedir.
Toprak oluşumu oldukça uzun bir süreçtir.
Toprak oluşumunun aşamaları:
1- Kayaların ayrışması ve parçalanması ile başlar.
2- Ayrışan ana kaya malzemesi zamanla giderek daha da ayrışıp iyice ufalanıp incelmeye başlar.
3- Ayrışan kısımlar üzerine bitkiler ve diğer canlılar yerleşmeye başlar. Bitkilerin etkisi ile toprakta besin maddeleri çoğalır. Bu toprakta yaşayan canlıların süratli bir şekilde çoğalmasına neden olur.
4- Üst kattaki çeşitli mineral veya çözünmüş maddeler alt katmanlara doğru taşınmaya başlar. Bu olay sonunda toprakta katmanlaşma başlayarak olgun toprak profiline doğru gidiş başlar. Toprak içinde yukarıdan aşağı birbirinden farklı katmanlar oluşur.
5-Toprak katmanlarının oluştuğu toprak kesitine veya parçasına toprak profili denir. Toprak katmanlaşmasını tamamlamış topraklara “olgun toprak” , diğerlerine ise “genç toprak” denir.
Taşların Çözülmesi:
Yerkabuğunu oluşturan taşlar, iklimin ve canlılar gibi dış olayların etkisi altında zamanla değişikliğe uğrayarak paslanmış, çürümüş gibi bir görünüm alır. Zamanla taşı oluşturan mineraller arasındaki bağ gevşer ve taş parçalara ayrılır, ufalanır. İşte, kayaların ve taşların uğradıkları bu değişikliklereçözülme denir. Taşların çözülmesinde taşın cinsi de etkili olmaktadır.
Taşların çözülmesi fiziksel ve kimyasal yolla iki şekilde gerçekleşir:
A-Fiziksel (Mekanik) Çözülme,
B-Kimyasal Çözülme
A- Fiziksel (Mekanik) Çözülme
Kayaların, kimyasal yapıları değişmeden, yalnızca fiziki yapılarında görülen parçalanma, ufalanma ve ayrışma olayıdır.
Fiziksel çözülme, daha çok aşırı sıcaklık farkı görülen yerlerde, kayaların gündüzleri aşırı sıcaktan genişlemesi, geceleri de aşırı soğuktan dolayı büzülmesi sonucu gerçekleşir.
Fiziksel çözülme, çöl, karasal, step, tundra gibi, aşırı sıcaklık farkı görülen iklimlerin etkili olduğu yerlerde daha kolay meydana gelir.
Fiziksel (Mekanik) çözülme üç şekilde olur:
· Sıcaklık farkları nedeniyle(Güneşlenme yolu ile fiziksel çözülme): Gece ile gündüz, yaz ile kış arasındaki sıcaklık farklarının fazla olduğu yarı kurak ve kurak bölgelerde görülür. Gündüz, güneşlenme ve ısınmanın etkisiyle taşları oluşturan minerallerin etkisiyle taşları oluşturan minerallerin hacimleri genişler. Gece, sıcaklık farklarının fazla olduğu yarı kurak ve kurak bölgelerde görülür. Gündüz, güneşlenme ve ısınmanın etkisiyle taşları oluşturan minerallerin hacimleri genişler. Gece, sıcaklık düşünce minerallerin hacimleri yeniden küçülür. Bu hacim değişikliği taşların parçalanmasına neden olur.
· Buz çatlatması yolu ile fiziksel çözülme: Sıcaklığın çok zaman donma noktasına yakın olduğu ve yağışın yeter derecede olduğu yüksek dağlar ve yüksek enlemlerde görülen çözülme şeklidir. Yağışlardan sonra taşların delik, çatlak ve ince yarıklarına sular dolar. Sıcaklık donma noktasına kadar düşünce, taşın içine sızmış olan sular donar. Donan suyun hacmi genişlediği için basınç etkisiyle taşlar parçalanır ve çözülür.
· Tuz çatlaması yolu ile fiziksel çözülme: Taşların tuzlu suları emmiş bulunduğu ve buharlaşmanın çok fazla olduğu çöl bölgelerinde görülür. Kurak bölgelerde buharlaşma ile kılcal taş çatlaklarından yeryüzüne yükselen tuzlu sular, yüzeye yaklaştıkça suyunu yitirir. Çatlakların kenarında tuz billurlaşması olur. Gece nemli geçerse, suyunu yitiren tuz billurları yeniden su alır ve hacmi genişler. Basınç etkisiyle taşlar parçalanır ve çözülür.
Kaya çatlaklarındaki bitkilerin, köklerini daha derinlere salması sonucunda kayalar parçalanır ve ufalanır. Bu tür çözülme, fiziksel çözülmeyi artırıcı etki yapar. Ayrıca bitki köklerinden salgılanan özsular taşlarda kimyasal çözülmeye neden olur.
Fiziksel çözülme de kayacı oluşturan mineralleri kimyasal özelliklerinde bir değişiklik olmaz.
B- Kimyasal çözülme: Kayaları oluşturan unsurların eriyerek, kimyasal bileşimlerinin değişmesi sonucunda kayaçları oluşturan minerallerin ayrışması olayıdır.
Kimyasal reaksiyonlar suya ihtiyaç duyduğunda ve sıcaklık reaksiyonu hızlandırdığından, sıcak ve nemli bölgelerde yaygın olan çözülme şeklidir. Kaya tuzu, kalker gibi taşlar suda kolayca erirler. Taşlar, kimyasal yolla parçalanıp ufalanırken kimyasal bileşimleri de değişir.
Kimyasal çözülme, daha çok, sıcaklık farkının az olduğu sıcak ve nemli iklim bölgelerinde görülür. Ekvatoral, Muson, Okyanus ve Akdeniz iklimlerinin etkili olduğu yerlerde daha kolay meydana gelir.
Toprak oluşumunu etkileyen faktörler:
1.İklim (Özellikle sıcaklık ve yağış)
2.Bitki örtüsü
3.Taşların özelliği (Ana kaya)
4.Yer şekilleri
5.Zaman
1.İKLİM: Toprak oluşumunda en etkili faktördür. Çünkü fiziksel ve kimyasal ayrışma olayları, bitkilerin yetişmesi, toprağın yıkanması, topraktaki organik maddelerin parçalanması, topraktaki organizma faaliyetleri iklime bağlıdır. Toprak oluşumunda etkili olan iklim elemanları sıcaklık ve yağıştır. Günlük sıcaklık farkları, yağışın az veya çok olması ufalanmayı ve ayrışmayı etkiler.
Yağış toprakta yıkanmayı ve bitki örtüsünün yetişmesini sağlar. Yağışlı bölgelerde toprağın üst kısmındaki maddelerin alt katmanlara taşınması olayına yıkanma denir. Yağışları az olduğu yerlerde yıkanma azdır. Toprakta madensel tuzlar, kireç çoktur. Çöllerde toprakince, iri, köşeli parçalardan oluşur. Nemli ve sıcak bölgelerde ise toprak daha kalın, daha iyi yıkanmış ve daha ince malzemelerden oluşur ve ayrıca oksitlenerek kırmızı renk almıştır. Aşırı yağışlarhumusu da yıkadığı için bu alanlarda topraklar humusça fakirdir.
Kurak bölgelerde bitkiler cılız, tropikal çöl bölgeleri bitki örtüsünden mahrum oldukları için geçek anlamda toprak örtüsünden mahrumdur. Olan topraklarda humus bakımından fakirdir.
Sıcaklık ise, topraktaki organik maddenin ayrışması ve kimyasal çözülme olaylarını etkiler. Sıcaklık farkları fazla olan yerlerde fiziksel çözülme, yağışın çok olduğu yerlerde kimyasal çözülme fazladır. Özelliklede sıcak nemli bölgeler toprak oluşumuna en uygun alanlardır.
Soğuk bölgelerde toprağa dökülen bitki kalıntıları ayrışamamakta ve organik maddeler toprağın üstünü keçe gibi kaplamaktadır. Toprakta mineral kat ile organik birbirinden ayrılmaktadır.
Rüzgârlar, kurak bölgelerde eski göl depolarını savurmakta ve kumulları oluşturup sürekli taşıyarak toprak oluşumu engellemektedir.
2 – ANAMATERYAL: Toprağa ana özelliğini veren ve toprağı oluşturan temel yapı ana kayadır. Bu nedenle oluşan toprakta çok etkilidir. Genel olarak sert olan ana kayalar zor ayrışırken bunlar üzerinde toprak oluşumu zordur. Yumuşak kayalar kolay ayrışmakta ve bunlar üzerinde daha kalın topraklar oluşabilmektedir. Ana kayanın cinsi ve bileşimi toprağın yapısını doğrudan etkilemektedir.
Granit, gnays ve volkanik kayaların üzerinde kumlu, killi topraklar oluşur. Akdeniz’de kireç taşları üzerinde Terra – rossalar, Ülkemizde diğer araziler üzerinde genel olarak kahve ( esmer ve koyu) renkli topraklar mevcuttur. Volkanik araziler üzerinde taşlı, kumlu, esmer topraklar oluşur.
Başkalaşmış Kayalar üzerinde genelde kum oranı fazla, kolay işlenebilen topraklar ( Masif kütlerler) oluşur. Kalkerler üzerinde kırmızı renkli, delta ovalarında - kumlu, milli topraklar oluşmuştur.
3-) ZAMAN ETKİSİ: Toprak oluşumu zor ve çok uzun süren bir süreçtir. Kayaların ayrışıp, çözünen maddenin ufalanması, üzerine bitki ve diğer canlıların yerleşmesi, yıkanma ve birikme ve katmanlaşmanın tamamlanıp olgun bir toprak oluşabilmesi için uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Bu zaman yeterli olmazsa toprak oluşumu tamamlanmamaktadır. Belli kalınlıkta bir toprağın oluşması için binlerce yıl geçmesi gereklidir.
Yaşlı veya eski araziler üzerinde daha kalın ve olgunlaşmış topraklar bulunurken, yeni oluşmuş genç araziler üzerinde ise toprak kalınlığı oldukça azdır. Ayrıca deltalar eski birikim alanlarında 10–15 cm toprak varken, yeni birikim alanlarında henüz toprak oluşmamıştır.
Özellikle eskiden beri aşınmaya uğrayan sahalarda toprak oluşamamıştır. Çünkü aşınma zamanı kesintiye uğratan etkendir. Bu tür arazilerde ana kaya özelliği hâkim olduğu topraklar oluşmaktadır.
www.ntvmsnbc.com/
4-YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: Toprak oluşumunda yükselti, eğim, bakı, geçirimlilik durumu etkili olur.
Toprağın bulunduğu yerde oluşup katmanlaşmasını tamamlayabilmesi için arazinin düz veya hafif engebeli olması ve geçirimli bir yapıda olması gerekir. Dağ yamaçları boyunca yükselti, eğim ve bakı şartları sürekli değişmektedir. Bunlara bağlı olarak ta yağış, sıcaklık ve diğer iklim şartları, bitki örtüleri, organik madde miktarı, erozyon riski, ayrışma miktarları değişmektedir.
A- Eğim arttıkça erozyon ve ayrışmış maddeler daha kolay taşınır. Buralarda bitkilerde iyi tutunamaz. Böyle yerlerde toprak normal profile ulaşamaz. Sığ ve kalınlığı fazla olmayan topraklar bulunur. Eğimli sahalarda özellikle bitki örtüsü yok edilen sahalarda çözülen maddeler taşındığı için toprak oluşumu hep başlangıç aşamasında kalmaktadır. Bu alanlarda materyalin etkisinde olan intrazonal topraklar oluşur. ( A- B horizonlu)
B-Yükselti arttıkça sıcaklık azalır, yağış artar ayrıca daha yükseklerde don olayı başlar ve ayrışma oluşmaz. Bu yüzden yükselti neticesinde yukarı doğru farklı karakterlerde topraklar oluşur. Yükseltinin çok olduğu sahalarda don olayları nedeniyle topraklar fazla değildir.
Yükseklikle yağış artar, yıkanma artar, bitkiler gürleşir, organik madde artar. Ayrıca besin maddelerinin ayrışması yavaş olduğu için koyu renkli topraklar bulunur. Yüksek yaylalarda gür çayır bitkileri altında koyu renkli ve organik maddenin fazla ayrışmadığı çenezyomların bulunması, Akdeniz’de alçaklarda kırmızı, Dağların yukarısında ise kahve renkli toprakların bulunması, İç Anadolu’da Tuz Gölü Çevresinde boz toprakların görülmesi, yükseklerde kahverengi ve kestane rengi toprakların bulunması yükselti ve buna bağlı olarak toprak oluşumunda yol açtığı etkilerden kaynaklanır.
C- Bakı’da farklı yağış, sıcaklık, bitki örtülerine neden olarak faklı yöne bakan yamaçlarda farklı toprakların oluşmasına neden olur.
Kuzey yarım kürede kuzeye bakan yamaçlarda daha az ısınma ve daha fazla nemlilik şartları oluşmakta hatta fazla yıkanmadan dolayı topraktaki kireç ve tuzlar ayıklanarak topraklar egemen olmaktadır. Güney yamaçlar ise daha fazla ısınmakta ve daha kurak şartlar oluşmakta buralarda daha sığ ve az yıkandığı için asit özelliği göstermemektedir. Toroslarda da güneye bakan yamaçlarda kızıl renkli, kuzeye bakan yamaçlarda kahve renkli topraklar yer alır.
D-Drenaj özelliği; Drenajı iyi olmayan arazilerde taban suyu çok yüksektir. Özellikle ova tabanlarında suyun yüksek olduğu alanlarda buharlaşma ile tabandaki tuzlu maddeler yüzeye çıkıp çorak özellikteki topraklar oluşmaktadır. ( Konya, Iğdır, Erzurum Ovalarında olduğu gibi)
5- BITKI ÖRTÜSÜ ETKİSİ: Bitkiler ufalan kayaları üzerine yerleşerek kökleri ile ayrışmayı hızlandırarak toprak oluşumu önemli bir katkı yapar. Ayrıca üzerine yerleşen bitki kalıntıları toprağa karışarak organik madde sağlar.
Organik madde ayrışıp toprağa karışması ile 50 kadar mineral toprağa karışır. Organik maddeler, toprağın iyi ürün verebilmesi için çok gerekli ve yararlıdır. Toprakta organik madde ne kadar çoksa, bitkiler de o kadar çabuk büyür ve gelişir. Çünkü organik madde, bitkilere gerekli olan besin maddelerini verir.
Bitki artıklarının toprakta birikmesiyle oluşan, koyu renkli organik maddeye humus denir. Humus toprak canlıları tarafından toprağa karıştırılır. Humus, toprağın korunmasına, üretkenliğine ve sağlıklı kalmasına hizmet eder. Toprağa verimlilik kazandıran bir maddedir.
www.yavuzoglultd.com/
1- Toprakların erozyonla gitmesini engelleyerek kalın toprakların oluşmasını sağlar.
2- Toprağa besin maddeleri vererek toprağın verimini ve besleme gücünü artırır.
3- Bitkiler kökleri vasıtası ile ana kayanın ayrışmasını sağlayarak toprak oluşumuna katkı yaparlar.
4- Toprağın koyu renk almasını sağlar.
5- Toprağı taneli bir yapıya kavuşturup, toprağın su tutma kapasitesini artırır.
TOPRAĞIN KATMANLARI:
Toprak oluşumunun ilerlemesi ile üst kattaki çeşitli mineral veya çözünmüş maddeler alt katmanlara doğru taşınmaya başlar. Bu olay sonunda toprakta katmanlaşma başlaması olgun toprak profiline doğru gidiş başlar.
Toprak içinde yukarıdan aşağı birbirinden farklı(Renk ve özellik) katmanlar oluşur. Bu katmanlara Horizon denir. Toprak katmanlarının oluştuğu toprak kesitine veya parçasına toprak profili denir. Toprak katmanlaşmasını tamamlamış topraklara “olgun toprak” , diğerlerine ise “genç toprak” denir.